Geyik Mizah Komedi Şamata

                         
                                                 
                                                                                       Soldiers of الله United Satans of America
   
                         wWw.DuRSuNZaMaN.Tr.Cx

   
www.dursunzaman.tr.cx
SAGLIK
BILGISAYAR
DONANIM
YAZILIM
OYUN
PROGRAM
www.dursunzaman.tr.cx
Nasıl Daha İyi Bir Türkiye
Yasam
İlginç Haberler


www.dursunzaman.tr.cx
img167/4856/yeniuc2.gifDin & İslam
img167/4856/yeniuc2.gifBİLGİ YARISMASI
img167/4856/yeniuc2.gifAŞKINIZI TEST EDİN
img167/4856/yeniuc2.gifSEVGİ HESAPLAMA
YUH ARTIK
SÜPER Bİ SEY
HAYRET Bİ SEY
KOMİK
KORKUNC
ARSİVLİK
İNTERNET
HABER
GEREKSİZ
RESİM
EGLENCELİK
MÜZİK
TEKNOLOJİ
İLGİNCH LİNKLER
SEYİRLİK OLAYLAR
SÜPER VİDEOLAR










¦¦¦ ¦¦¦ www.dursunzaman.tr.cx ¦¦¦ ¦¦¦

www.dursunzaman.tr.cx
Yerli Klip İzle
Yabancı Klip İzle
Faydalı Linkler
Şiirler

Burcunu Oku 
Günlük Burç

 

 

 

MENÜ
Son Haberler Son Gelişmeler İçin Tıklayınız
Ufak bir Şakaya Hayır Demezsiniz Umarım:)
Otomatik Yıkama Yağlama Servisi :)
GooGle İ BeN YaPSaYDıM :)
SAKIN TIKLAMA
HATASIZ SAYFA OLMAZ HATASI :)
AŞKLI MEŞKLİ OLAYLAR

LÜTFEN YENİLİKLERİ ANA SAYFADAN KONTROL EDİNİZ...!
 


=:>TIKLA<:=

Hacı Murat

 

 Anadollar ilk çıktığında, “yerli araba” efsanesinin bir an evvel tahakkukunu bekleyen millici takımı bile pek memnun edememişti. Araba görmemiş değildik ki; ortalık birbirinden fiyakalı ama düşük modelli iri-yarı Amerikan otomobilleri ile doluydu; “doluydu” lâfına da pek kulak asmamak gerekir aslında, orta halli bir Anadolu şehrinde hatırı sayılır esnaflara, yüksek bürokratlara ait özel otomobilleri toplasanız herhalde 30’u 40’ı geçmezdi sayısı. Üstelik “araba” gibi arabaydı bunlar: Enlemesine geniş, boylamasına uzun, kasislerde kendine mahsus bir stille yaylanması bile yolcularına keyif veren saltanat otomobilleriydi. Anadollar ise, kırsal yörelerde geviş getiren hayvanlarca kemirildiği ileri sürülen sunta-plastik karışımı bir maddeden mâmuldü, daracıktı. Üstelik insanın gözünü-gönlünü doyuracak bir heybetten de mahrumdu.

70’li yılların başlarında gazeteler, yeni bir Türk otomobilinin piyasaya çıkacağını duyurunca merak ettik; resimlerindeki gibi fiyakalı mıydı acaba? Görünce biraz hayal kırıklığına uğramadık desem yeridir; konserve kutusunun araba kılığına sokulmuş haline benziyordu ama nedense Anadol’dan daha çok sahicilik hissi uyandırıyordu. Şehrin en büyük meydanına mevzilenen taksi durağının getirttiği iki Murat’ı heyecanla inceledik ve incelemekle kalmayıp sadece 2,5 lira toka etmek suretiyle keyfini de çıkardık. Şehrin neresine olursa olsun, sadece 2,5 liraya kısa süreli bir Murat keyfi yaşamak mümkündü. Faytonların saltanatını Muratlar böylece sona erdirdi. O günlerde şehirdeki bütün faytoncu takımının kırıp-sarıp birer Murat tedarik ettikleri söylendi; bazı sürücülerin acemiliğine bakılınca bu rivayetin pek de yalan olmadığı görülebiliyordu zaten.

Bizde özel otomobillerin demokratikleşip halk arasında yaygınlaşması Murat 124’lerle olmuştur; o günler işçilerin padişahlık yıllarıydı. Arkalarında dağ gibi duran işçi sendikaları, toplu iş sözleşmelerinde işverenlerin -yani hükümetin- anasından emdiği sütü burnundan getiriyor, kız babaları memur damat adaylarına dönüp bakmazken işçi adayları karşısında “erkeğin çirkini mi olur; arslan gibi işçi çocuk işte” vaziyetleri takınıveriyorlardı. İşte o günlerde ortalama bir işçi, maaşıyla, ikramiyesiyle rahatça bir kooperatif evi bir Murat satın alabiliyordu.

Size inanılmaz gelmeyebilir ama biz bunu o günlerde inanılmaz buluyorduk!

Muratlardan sonra Reno’lar çıktı, yayıldı; özellikle kaporta yüksekliği sebebiyle köy yollarında tercih edilen bir binek olarak tanındı. Bu arada Murat’ın tasarımcıları, arabayı biraz daha otomobile benzetmek niyetiyle olsa gerek 131 modelini geliştirdiler. Sonra kuş serisinden diğer arabalar Şahinler, Doğanlar birbirini takib etti gitti.

Ama Murat unutulmadı.

Yerli otomobil sanayiini teşvik maksadıyla çıkarılan avantaj kanunu, 35 senedir arslanlar gibi hizmet verdiği halde tıkır tıkır çalışan Murat’ların sonu oldu. Kadir bilmez takımı kendi eliyle Murat’ını çürüğe çıkarıp plakasını iptal ettirirken vefadarları onu unutmadılar. O günlerde az kullanılmış (yani 200 bin kilometrede filan) Murat’lar altın gibi el değiştirmeye, yüksek piyasa yapmaya başladılar. Kaportacılar ise Murat’ın Reşad altını gibi kıymete bindiğini öğrenince piyasaya dikkat kesildiler. Derken yollarda, mühendisinin bile tanımayacağı pırıl pırıl kaportalı, motorundan boğuk, garip ve vahşi sesler çıkaran, sağı solu parlak nikelajlarla kaplı yeni kuşak Murat’lar görülmeye başlandı. Meraklıları sağdan soldan elden düşme, iyi durumda birer Murat bulup, üstüne iki-üç Murat parası daha harcayarak modifiye Murat yaptırıyorlardı. Kısa zamanda modifiye eski araba salgını Doğan serisine de bulaştı. Bagaj kapağına yazılan garip sloganların en çok yakıştığı model olan Doğanlar, Türk otomotiv sanayiinde kendi sürücüsünü inşâ eden ilk ve tek otomobil şerefini kazandılar. Kısaca şöyle oluyordu; siz kendi halinde bir vatandaş iken günün birinde bir Doğan alıyordunuz ve Doğan otomobili, sizin şahsiyetinizde daha evvel varlığını bile hissetmediğiniz önemli değişiklikler husule getiriyordu.

“Ne gibi değişiklikler yani?” diye sormayacağınızı ümid ederim. Ben, okurun zeki, çevik ve araştırmacı olanını severim zaten.

Plaka iptali furyası esnasında bir hurda Murat tedarik edip onu modifiye atelyesine sokmayı çok içimden geçirdim ama cesaret edemedim; oysaki kaportanın yarısını patlıcan moruna, kalan kısmını kavuniçi rengine boyatıp her tarafına kromajlı aksesuarlar taktıracak, bagajını iptal ettirip içine hayvanî ebatta ses cihazları yerleştirecek, ahşap-deri karışımı bir direksiyon simidi uydurup, atom farlar ve filmli camlarla hayalimdeki arabaya kavuşacaktım. Arka tarafına ise altın yaldızlı harflerle, “Yollar hızıma, kızlar duruşuma hasta” yazdıracaktım...

Olmadı; sebebini sormayınız, ben “yersizlik” diyeyim, gerisini siz anlarsınız zaten...

Peki Murat’ın Hacılığı nereden geliyor derseniz, bilmiyorum; vaktiyle 302 Mercedes otobüsleri -nedense her sene Kurban Bayramı’na denk gelen günlerde- Hacc’a yolcu taşıdığı için Hacı Mersedes lakabını hakkıyla kazanmışlardı. Muratların niçin hacı olduğunu ben de bilmiyorum; ne demişler, “el diyor ben de diyorum”

Sahi siz biliyor musunuz?
Kaynak:zaman.com.tr
 
 
Dünya hâlâ çizgi çizgi!..

 


 
H.SALİH ZENGİN
TRT’nin Walt Disney’den satın alacağı 21 çizgi filmin içinde bulunan “Piglet” isimli domuz karakteri ortalığı karıştırdı. Dört yıllık lisans hakkını alan ve bunun için Walt Disney’e 4 milyon 77 bin 500 dolar ödeyecek olan TRT’nin “Türk kültür yapısına uymayan” çizgi filmleri yayınlamama tavrına takılan Piglet, medyanın nazarında politik bir malzemeye dönüştü. New York Times gazetesi bile “Piglet’in Winnie the Pooh’ta bir arkadaşı olabilir ancak Türk devlet televizyonu TRT’de hiç dostu yok” yorumu yapmakta gecikmedi. Hatta aynı haberde Başbakan Erdoğan ve partisi AK Parti’nin “çoğunluğu Müslüman olan ancak ciddi bir laik yapısı bulunan Türkiye’de İslam’ın etkisini artırmaya çalışmakla suçlandığı” ifade edildi. Yani bir domuz karakteri hükümeti sarsan bir krize dönüştü. Piglet görüşler arasına çizgi çekti.

Oysa tek kanallı TRT döneminde yayınlanan onlarca çizgi film, buna benzer birçok politik öge barındırmasına rağmen bu tarz bir tartışmaya sebebiyet vermezlerdi. Çizgi filmler mi bozuldu yoksa günümüzün büyük çocukları mı fazlasıyla politize oldular sorularını bir kenara bırakarak geçmişin çizgi filmlerine doğru bir yolculuğa çıkalım istedik. Merdiveni 30’a ve 40’a dayayanların hatırlamakta zorlanmayacağı çizgi kahramanları günümüzün kahramanları ile karşılaştırmaksa size düşüyor.

Atom Karınca: Süper güçlü karıncamız kafasındaki antenlerle uçar ve kahramanlık sergilerdi. Çalışkanlık sembolü Atom Karınca “Atom karınca geliyooor” diye ünlemesi sayesinde mahallelere sloganı çıkmıştı.

Arı Maya: Mahkum giysisi giymiş birini andıran Arı Maya maceradan maceraya atılan bir çizgi film karakteriydi.

Yakari: Siyah beyaz renkli bir atı, bir de kartalı olan Kızılderili çocuk Yakari, ağır çekim bir çizgi filmdi.

Değerli: ‘Kih kih kih’ nidalarıyla gülen bu yaramaz köpeği hatırlamayan çıkmaz. Sahibesi teyzenin yapılan onca yaramazlığı görmeyip ardından “Aferin canım, uslu uslu durmuş” demesi hoştu. Sonrasında ‘Değerli gibi gülmek’ şeklinde bir deyim bile türemiştir.

Nils ve Uçankaz: Yaramaz çocuklara seslenen maceracı çocukların gönlüne taht kurmuştu. Kazların uçmama gerçeğini ters yüz ederek uçan Morton’u ise boynunda asılı duran bir iple anımsıyoruz bugün.

Heidi: Kırmızı gömleği, pembe eteği ile Heidi’yi çoban Peter ve büyükbabasıyla birlikte anımsıyoruz. Nicelerimizi dağda yaşamanın büyüsüne inandırmıştı.

Şirinler: Mavi derili ve kukuletalı Şirinler, peşlerindeki Gargamel ve kedisi Azman, hâlâ çocukların sevimli kahramanları arasında.

Tontonlar: ‘Hop hop hop, değiş tonton’ repliğinden hatırlayacağımız çizgi film karakterleri de biçimden biçime giren hayal kahramanlarıydı.

Pempe Panter: Sessiz sakin dolaşarak olayları çözen ve kuyruğunu elinde sallayarak dolaşan Pembe Panter, bugün bile en azından melodisiyle hatırlanan bir karakterdir.

He-Man: Acayip yaratıklarla dolu bir galakside geçen macerada kahramanımız sihirli kılıcını havaya kaldırıp “Gölgelerin gücü adına, güç bende artık” der ve He-Man’e dönüşmesini anlatırdı. İskeletor, küçük cin Orko, General, General’in kızı Tila ve güzel Büyücü bu filmden hatırda kalan karakterler.

Taş Devri: Büyük küçük herkesin sevgilisi olmuş fenomen çizgi filmlerin en başında gelen Taş Devri, Fred Çakmaktaş ve Barni Moloztaş’la anılır hâlâ.

Jetgiller: Taş Devri’nin gelecek çağlardaki versiyonu olan çizgi filmin modern bir sunumu olmasına rağmen doğal karakterler kadar dikkat çekmedi.

Kalimero: “Ama haksızlık bu öyle değil mi?” diyen minik civciv Kalimero’yu herkes beğenirdi.

Pollyanna: Klasik bir hikayeye bolca acı eklenerek imal edilen Polyanna’nın mutluluk oyunu herkesin hafızasındadır.

Ayı Yogi: ‘Efeemm’ diye konuşan Ayı Yogi sakarlığı ile başına türlü türlü işler açan bir panik abidesiydi.

Voltran: Pazar sabahlarının vazgeçilmezi idi Voltran. Aslanların bir araya gelerek, “ben kolları oluşturuyorum, ben bacakları, ben de başını oluşturuyorum” deyip üç kere ‘Voltran, voltran, voltran’ diye bağırmasıyla ünlüydü.

Sevimli Hayalet Casper: Arkadaş bulmak için dolaşan ama onu her görenin korktuğu için yanına yaklaşamadığı Casper kahramanlık yaparak herkesin sevgisini kazanmıştı.

Judy ve Uzunbacak: Kimsesiz yetim bir kızın kahraman olduğu çizgi filmde kahramanımız hiç görmediği adama “Sevgili Uzunbacaklı Babam” diye mektuplar yazardı.

Şeker Kız Candy: Bir dönem bütün kızları etkisi altına alan Candy, kocaman gözlü, kabarık sarı saçlı, hüzünlü Japon çizgi karakteriydi. Anthony, Terry ve Elisa yanında çocuklar arasında dönen şu repliği de hatırlarsınız: “Şeker Kız Candy, Anthony’yle evlendi / Bunu duyan Elisa, kalp krizinden geberdi.”

Küçük Prenses Sara: Hindistan’da büyüyen Sara’yı babası onu Londra’da bir kız okuluna yazdırmış, ancak ölünce Sara okulda hizmetçi olmuştu. Çektiği çileleri çocuklar burnunun ucu sızlayarak izlerlerdi.

Cici Kız Georgie: TRT’nin sarışın kızlı çizgilerinden birisi de bu idi. Film Avustralyalı bir çiftçi nehir kenarında ölmek üzere olan bir kadının kızı olan Georgie’yi evlat edinmesini konu ediniyordu.

Alis Harikalar Diyarında: Klasik bir öyküden uyarlanan çizgi film, tavşanın peşinden koşan Alis’in büyülü bir ülkeye gelip bilmeceli oyunlar oynamasını anlatırdı.

Bastır Viking: “Haydi Yallah Hop Hop Hop, Haydi Yallah Hop Hop Hop” diyerek küreklere asılan Viking kabilesinin hikayesi, kaptanın Vicki isimli küçük çocuğu etrafında şekillenirdi.

Red Kit: Batı’nın gelmiş geçmiş en hızlı silah çeken kovboyu Red Kit, emektar atı Düldül ve köpeği Rintintin ile sürekli Joe, Jack, William ve Avarel Dalton kardeşlerin peşinden koşardı. Bu çizgi filmde Amerikan tarihinin özetini bulmak mümkündür.
 

 

Kaynak:zaman.com.tr
Konuyla alakali tavsiye link>>
Turkuazin Temmuz Sayisini indir (pdf)>>
 
TÜRKIYE KOŞULLARINA UYGUN OTOMOBIL YAPILDI

 

Türk'ün Koşullarına Uygun

Teknolojiyi sonuna kadar kullanan KÖKLE LTD firması süper bir otomobil yapmaya karar verdi. Nihayet Türk şöförlerinin rüyası gerçek oldu. Yapılan sayısız araştırma ve incelemeler sonucunda otomobil dizaynırları dehşete düştüler.
Türkiye Trafiğinin dünyada eşi benzeri görülmen karmaşası içerisinde şöförlere yardımcı olması açısından bir süper yapay zeka kullanmaya karar verildi. Otomobil henüz piyasaya sürülmedi, işte özellikleri:
 

Aracın fonksiyonları

  • Yoldaki çukur, tümsek, hız kesici, engebe ve yayaların belirlenmesi ve en uygun hareketin hesaplanması.
     
  • GPS ile bağlantı kuran aracın uydu sayesinde yerini bilmesi ve tıkalı trafiği önceden sezmesi. Bunun yanında nerede çevirme var neresi ters yöndür, çaktırmadan nereden kaçılır bu gibi hesapların yapılması.
     
  • Park yeri sorununu iyi niyet ile çözme opsiyonu. Tüm semtin uydu haritasını inceleyerek en uygun park yerinin belirlenmesi ve hatta aracın bizzat parkedilmesi işlemi. (Ya da şiddet kullanarak roket atarlar ile herhangi bir taşıdı imha ederek yerine park etme.)
     
  • Yolda cana kastedecek şekilde sürebilecek herhangi bir aracın direkt imhası. (Bayan şöförleri detect eden ayrı bir yapay zeka mevcut)
     
  • Ayrıca park edilmez yerlere park edebilirsiniz. Taşıt çekileceğini anladığı anda yerinden çıkıp bir tur atıyor ve geri dönüyor.
     
  • Sözüne etmeye gerek yok tabi ama, söz konusu yapay zekalar otomobilin çalınmasına karşı da arabayı koruyorlar. Yapıcak bişey yokken de aralarında pişti oynuyorlar.
     

 

Teknik bilgiler

  • 4 çeker hayvan motor. (Twin Turbo Hede, 32 Silindir)
  • Ön panel direkt LCD ekran, cam yok, kameralar sayesinde görebiliyorsunuz dışarı. (Bizim test ettiğimiz BETA versiyonda sistem hataları oluştuğunda ekran full mavi oluyo, bizce bir dezavantaj)
  • KelekNet üzerinden T3 Wireless internet bağlantısı.
  • Yapay zekalar kendini sürekli internetten güncelliyolar.
  • EşşekKolon Müzik sistemi tarafından döşenmiş şahane müzik sistemi var, yapay zekalar boş zamanlarında www.napster.com 'a bağlanıp keyiflerine göre mp3 çekiyorlar.
  • Bilgisayar donanımında NT4.0 ve Quad Pentium-III/1000 mhz kullanılıyor, 60 gb harddisk ve queyk oynamak için 3dfx kartı da arabanın içinden çıkıyor. (Bagajda bulduk taktık çalıştı) RAM ise işte herkeste olduğu gibi 512 mb.
Sonuçta sahibini memnun edecek bir araç gibi duruyor, piyasaya sürüleceği günü sabırsızlıkla bekliyoruz. Windows 2000'li versiyonu da yakınlarda çıkacak kısmetse.
Kaynak:
 Asparagaz - Teknolojiyi dibinden takip eden site.

 


            




Copyright © RoCk-StaR