Şener Şen'in
büyük avcı,mahallenin yakışıklısı,
çapkın playboy,izmit itfaiyesinin
gururu,palavra bakanı, gillette türkiye
distribitörü, nikah şekeri
pazarlamasının vazgeçilmez ismi,içişleri
bakanının yakın arkadaşı iki tarafı da
idare eden, içten pazarlıklı, hiçbir
işte tutunamayan ailenin amcası
karakterini oynadığı film
"Neşeli
Günler"den
bir sahne. Türk komedi filmlerinin
efsaneleri arasında kendine yer bulmuş
bir performans.
"bu ciletiiiiiiiiiiiiiiii
taçsız kral pele,bakenbauer,nadya
komanaççi,biricit bardo,ingiltere
kraliçesi elizabet, kaleci mıyer,
fenerbahçeli cemil kullandı. hepsi de
şöhretini bu cilete borçlu! on saniyede
susuz sabunsuz traş!"
Bir Yudun Hikaye [ Dua ]
Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza
geçirerek battı. Gemiden tek bir kişi
sağ kurtuldu. Dalgalar bu adamı küçük
ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam
ilk günler kendisini kurtarması için
Allah'a yakardı ve yardım bulurum
umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen oldu,
ne giden...
Daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve
zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç
dallarından ve yapraklarından bir kulübe
yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden
artakalan konserve, pusula vs. gibi
eşyaları bu kulübeye koydu. Günler hep
aynı geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip
yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini
kurtarması için Allah'a dua ediyordu.
Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe
çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin
alevler içinde yandığını gördü. Duman
döne döne göğe yükseliyordu. Başına
gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve
öfke içinde donakaldı. "Allahım, bunu
bana nasıl yapabildin?" diye feryat
etti. O geceyi üzüntü ve keder içinde
geçirdi. O kadar dua ettiği halde
Allah'ın bu olayı başına getirmesinden
dolayı sitemler etti.
Ertesi sabah erken saatlerde, adaya
yaklaşmakta olan bir geminin düdük
sesiyle uyandı. Onu kurtarmaya
geliyorlardı!
"Benim burada olduğumu nasıl anladınız?"
diye sordu bitkin adam, kendisini
kurtaranlara.
Cevap onu hem şaşırttı, hem de
utandırdı:
"Dumanla verdiğin işareti gördük!"
Samanyolu
TV'deki "Merhaba Yenigun" adli programda
"Bir Yudum Hikaye zamanı"nda bu hikaye
böyle anlatilmisti.
Böyle
"Dost ve Müttefik" Ülke Düşman başına...
"Dost
ve Müttefik Ülke" Bu söz
Türkiye'nin Amerika'yı, Amerikanında
Türkiyeyi tanımlarken söylediği sözdür.
Acaba gerçekten Dost ve Müttefikmiyiz.
Yoksa sadece Müttefikmiyiz..
Uluslararası ilişkilerde ebedi
dostluklar pek olmaz. İki ülke devamlı
müttefikte kalamaz.
Bence iki ülke (TR-USA) arasındaki
ilişki "Çıkar ilişkisin"den ibarettir. (
Dostluklarda çıkarlar üzerine inşaa
edilemez)
Teskere meselesi var, ABD nin
unutamadığı.
O zamanlar tartışıldı ABD nin yanında
olsak ne olur, olmasak ne olur.
Olsak Ülkeyi bir savaşa sokmuş olcaktık.
Gidip orda komşumuzu vuracaktık. Ondan
sonra ne olacaktı. ABD nin yerlebir
ettigi Irak'ta ihaleler alacaktık. Önce
beraber yıkacak Sonra yapacaktık. Para
Kazanacaktık. Irak Halkı bizi Saddamdan
Kurtarıp Ülkemizi yerle bir ettiğimiz
için Teşekkür edecekti. Kilo kilo
"Demokrasi" İhraç edecektik Irak'a.
Peki yanında olmasak. O zaman kürt
devleti Kurulma riski vardı. ABD Irak'ı
Parçalayip yönetmeye başlacak Böylece
Amerikaylada komşu olcaktık. Parçalanan
Irak bizim için büyük tehdit
oluşturacaktı. ABD, IMF yi kullanarak
Türkiye'de Kriz çıkartabilirdi.
Savaş sonunda savaşın sebebi kösterilen
kimyasal bombalar nerde? ( Yandı Bitti
Kül Oldu ) "Müttefiklik"leini Fiiliyata
döken ülkeler neden Terk ettiler
Irak'ı...?
Peki Körfez Savaşında ABD nin yanında
olduk da ne oldu. ABD zararlarımızın ne
kadarını karşıladı (Hiç)
Böyle "Dost ve Müttefik" Ülke Düşman
başına...
Adım
adım Filistin işgali
Filistin nasil İşgal
edildi ?
Hic
bir ücret ödemeden Türkiye'yi
cöllesmekten kurtarmak elinizde !
Türkiye için 100 milyon mesajBu
proje ile TEMA Vakfı 10 milyar meşe
projesi; işbirliği içinde meşe
tohumlarını toprakla buluşturacak.
Tek yapmanız gereken projemize hiç
bir ücret ödemeden*
katılmanız. Arkadaşlarınıza
projemizihaber vermeniz.
* Peki nasil hic ücret ödemeden bu
projeye katilacaksiniz? Cep telefonunuza
gelmesine izin vereceginiz her 20 reklam
mesaji icin 9 mese tohumu adiniza
toprakla bulusacak
Neden
Meşe ?
Ülkemizin her
coğrafi bölgesine yayılmış 18 türü
vardır.
Derin ve saçak
kök sistemi ile toprağı korur,
erozyonu önler,
Yeraltı sularının
geçirgenliğini artırır, yağış
sularını yeraltına indirerek yeraltı
sularının, kaynakların ve
akarsuların beslenmesini,
sürdürülebilirliğini sağlar,
Çeşitli
hayvanlara doğal barınak olur,
Yaprakları ve
meyvaları ile toprağı ve hayvanları
besler, ıslah eder,
Ekolojik, ekonomik ve biyolojik
değere sahiptir.
Tarih: 06:59, 14/7/2006
Kategori:
Ortaya Karışık
Ortaya
Karisik 2
NİYE ALO
DER(mis)İZ ?
Internette e-posta ile bir cok yalan yanlis
bilgiler dolasmakta iste o maillerden birine
göre Telefon calinca niye ALO dermisiz
NİYE ALO DER(mis)İZ
Telefonda hemen hemen hergün kimbilir kaç kez
kullandığımız "Alo" sözcüğü, gerçekte bir
sevgilinin kısaltılmış adıdır. Sevgilinin tam
adı Allessandra Lolita Oswaldo'dur. Bu sevimli
genç kız, telefonu icat eden, A.Graham Bell'in
sevgilisiydi. Graham Bell telefonu icat edince
ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti.
Atölyesinde telefon çalınca arayanın Allessandra
Lolita Oswaldo'dan başkası olamayacağını
bildiğinden Graham Bell, telefonu açar açmaz "Allessandra
Lolita Oswaldo" diyordu. Bell, zamanla
sevgilisine, adını kısaltarak hitap etmeye
başladı ve telefonu her açışında onu "Ale Lolos"
diye karşıladı. Çalışmaları uzadıkça Graham Bell,
sevgilisinin adını daha da kısalttı ve öne iki
heceli bir ad buldu. Bu kısa ad "Alo" idi.
Allessandra Lolita Oswaldo, geliştirip, tüm
kente yaymaya çalıştığı telefondan başka birşey
düşünmeyen sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen
deneylerinden rahatsız olmaya başlayınca Graham
Bell'i telefonuyla başbaşa bırakıp onu terketti.Yaşlı
Bell, sevgilisinin birgün onu arayacağı umuduyla
telefonun başından ayrılmadı. Kentte çekilen
telefon hatlarının sayısı da giderek artmaya
başlamıştı. Graham Bell'i artık başka kişiler de
arıyordu. Fakat o, telefonun her çalışında
kendisini sevgilisinin aradığını sanarak
telefonunu "Alo" diyerek açıyor ve artık herkes
"Alo" diyordu. O günlerde hemen herkes telefonu
açtıklarında Alexander Graham Bell'in anısına
saygı olarak "Alo" demeye başladı. Bugün
tümümüzün kullandığı "Alo" sözcüğü işte o
günlerden günümüze uzanmaktadır.