Geyik Mizah Komedi Şamata

                         
                                                 
                                                                                       Soldiers of الله United Satans of America
   
                         wWw.DuRSuNZaMaN.Tr.Cx

   
www.dursunzaman.tr.cx
SAGLIK
BILGISAYAR
DONANIM
YAZILIM
OYUN
PROGRAM
www.dursunzaman.tr.cx
Nasıl Daha İyi Bir Türkiye
Yasam
İlginç Haberler


www.dursunzaman.tr.cx
img167/4856/yeniuc2.gifDin & İslam
img167/4856/yeniuc2.gifBİLGİ YARISMASI
img167/4856/yeniuc2.gifAŞKINIZI TEST EDİN
img167/4856/yeniuc2.gifSEVGİ HESAPLAMA
YUH ARTIK
SÜPER Bİ SEY
HAYRET Bİ SEY
KOMİK
KORKUNC
ARSİVLİK
İNTERNET
HABER
GEREKSİZ
RESİM
EGLENCELİK
MÜZİK
TEKNOLOJİ
İLGİNCH LİNKLER
SEYİRLİK OLAYLAR
SÜPER VİDEOLAR










¦¦¦ ¦¦¦ www.dursunzaman.tr.cx ¦¦¦ ¦¦¦

www.dursunzaman.tr.cx
Yerli Klip İzle
Yabancı Klip İzle
Faydalı Linkler
Şiirler

Burcunu Oku 
Günlük Burç

 

 

 

MENÜ
Son Haberler Son Gelişmeler İçin Tıklayınız
Ufak bir Şakaya Hayır Demezsiniz Umarım:)
Otomatik Yıkama Yağlama Servisi :)
GooGle İ BeN YaPSaYDıM :)
SAKIN TIKLAMA
HATASIZ SAYFA OLMAZ HATASI :)
AŞKLI MEŞKLİ OLAYLAR

LÜTFEN YENİLİKLERİ ANA SAYFADAN KONTROL EDİNİZ...!
 


=:>TIKLA<:=

İzalasyon Testi


 
Her geçen gün araba sanayiinde Japonlara yenik düşen Amerikalılar bir gün araba teknolojilerini incelemek üzere Japonya'ya giderler. Fabrikayı gezerken bir köşede kutular içinde kediler görürler. Merak edip bu kedilerin ne işe yaradığını sorarlar. Japonlar cevap verir:

      - "Biz bu kedileri izolasyon testinde kullanıyoruz. Akşam giderken her bir arabaya bir kedi koyuyoruz. Sabah geldiğimizde ise arabada kedi ölüyse problem yok, eğer kedi yaşıyorsa arabanın problemli olduğunu anlıyoruz. Demek ki arabaya hava giriyor" diyorlar.

      Amerikalılar çok şaşırıyor. Geziyi tamamlayıp ülkelerine dönerken, "Bir de Türkiye 'ye uğrayalım" diyorlar. Türkiye'de bir araba fabrikasını geziyorlar. Yine bir köşede kutular içinde kedileri görüyorlar. Şaşırıyorlar. Dayanamayıp bu kedilerin ne işe yaradığını soruyorlar.

      Yetkili cevap veriyor:

      - "Biz bu kedileri izolasyon testinde kullanıyoruz. Akşam giderken her bir arabaya bir kedi koyuyoruz. Sabah geldiğimizde eğer kedi arabada ise problem yok, ama kedi arabadan kaçmışsa, arabanın izolasyon problemli olduğunu anlıyoruz..."
 
 
Beni Arıyorlar
Büyük şirketlerden birinin patronu ,bilgisayar sistemleriyle ilgili önemli bir arızanın acilen giderilmesi için bilgisayar mühendislerinden birinin evine telefon etmesi gerekir. Adamın evine telefon eder ve karşı taraftan fısıldayan bir çocuk sesi "Alo" der.
        Bu kadar önemli bir konuyu bir çocukla konuşmak istemeyen patron sorar:
        "Baban evde mi?"

        Çocuk fısıldayarak cevap verir "Evet"
        Patron sorar "Onunla konuşabilirmiyim?"
        Çocuk fısıldayarak cevap verir "Hayır"
        Patron şaşırarak "Peki annen evde mi?"
        Çocuk fısıldayarak "Evet"
        Patron , "Peki onunla konuşabilirmiyim?"
        Çocuk yine fısıldayarak "Hayır"
        Patron çocuğun cevapları karşısında şaşırır ve en iyisinin bir büyükle konuşmak olacağını düşünerek sorar ,
        "Orada başka kimse var mı?"
        "Evet" der çocuk fısıldayarak , "Bir polis memuru var"
        Mühendislerinden birinin evinde polisin ne işi olduğuna anlam veremeyen adam sorar:
        "Memur beyle konuşabilir miyim?"
        "Hayır" der ufaklık , "Şu anda meşgul"
        İyice meraklanan patron: "Neyle meşgul?"
        Çocuk fısıldayarak cevaplar:" Annemle babamla ve itfaiyeci amcalarla konuşuyor"
        Meraklanan ve endişelenen patron , telefondan gittikçe artan bir gürültü duyar "Bu ses de ne? Diye sorar.
        "Bir helikopter" der çocuk , hala fısıldayarak.
        Panikleyen patron:"Neler oluyor orada" diye sorar
        Cocuk hala fısıldayarak: "Arama kurtarma timi geldi"
        Patron endişeli ve neler olduğunu bilmemenin kızgınlığı içinde:
        İyide neyi arıyorlar"
        Küçük çocuk hala fısıldayarak ve kıkırdayarak cevap verir:
        "Beni"

 

Unutma! "ZAMAN" hiç kimse için durmaz.
Bankada bir hesap sahibi olduğunu düşün. Hesabına her sabah 86400 dolar para yatırılıyor. Fakat bu paranın hepsini akşama kadar harcamak zorundasın. Ertesi güne transfer edilemez.
    Paranı kullansan da, kullanmasan da her akşam sıfırlanıyor. Ne yaparsın?
    Tabii ki hepsini harcamaya çalışırsın;
    Hepimiz zaman adlı bu bankanın müşterileriyiz.
    Her sabah 86400 saniyeye sahip oluyoruz. Yarına transfer edilemez.
    Her sabah hesabımız dolar, her akşam boşalır.
    Geri dönüş yok, saniyelerini şu anı yaşayarak harca. En iyisi bunlarla yatırım yap. Mutluluk, sağlık ve başarı için.
    Zaman kaçıyor!
    Her gün için en iyisini yap.
    Bir senenin değerini anlamak için, sınıfta kalmış bir öğrenciye sor..
    Bir ayın değerini anlamak için, 8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.
    Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir editöre sor.
    Bir dakikanın değerini anlamak için, treni kaçıran yolcuya sor.
    Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
    Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için, olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan koşucuya sor.
    Her anını değerlendir, her anını çok özel biriyle paylaş.
    Zamanına ortak edebileceğin kadar özel biriyle paylaş.
    Unutma! zaman hiç kimse için durmaz.
    Geçmiş zaman, tarih
    Gelecek zaman, gizemli.
    Şu an ise sana verilen gerçek bir armağandır.
    Bu hafta dostluk haftası olsun. Arkadaşlar bulunmaz mücevherlerdir.
    Bizi üzerler, cesaretlendirirler ve zaman zaman avuturlar.
    Kalplerini bize açarlar.
    Arkadaşlarına onları sevdiğini göster.
    Arkadaşlık mesajını herkese gönder. Cevap alırsan bütün hayatın için bir dostun bulunduğunu anlarsın.
    Onlara ne kadar çok ihtiyacın olduğunu ve senin için ne kadar önemli olduklarını göster.

 

Hayat ne kadar eksiklerle dolu olsa da GÜZELDİR (Gerçekten)

Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkan için yeterliydi. Onların en güzelini öntarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği

kullanmaktaydı. Hem de güçlükle.. Adam ona bir kez daha göz attı.

Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu

yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu

kendinden geçirmişti.Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola

koyulduğunda, adam dükkandan dışarı fırlayıp:

- Küçükk!. diye seslendi. Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller

bir harika!.

Çocuk, ona dönerek:

- Gerçekten çok güzeller!. diye tebessüm etti. Ama benim bir bacağım

doğuştan eksik.

- Bence önemli değil!. diye, atıldı adam. Bu dünyada her şeyiyle tam insan

yok ki!. Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı ya da

vicdanı.

Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı sürdürdü:

- Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa idi.

Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp:

- Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki?

- Çok basit!. dedi, adam. Eğer yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil. Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hatta sakat insanlar, sağlamlara oranla, daha fazla mükafat görecekler...

Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar,

hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine işaret ederek:

- Baktığın ayakkabı, sana yakışır!. dedi. Denemek ister misin?

Çocuk, başını yanlara sallayıp:

- Üzerinde 30 lira yazıyor, dedi. Almam mümkün değil ki!.

-İndirim sezonunu, senin için biraz öne alırım!. dedi adam. Bu durumda 20

liraya düşer. Zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder.

Çocuk biraz düşünüp:

- Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!. dedi. Onu kim alacak ki?

- Amma yaptın ha!. diye güldü adam. Onu da, sağ ayağı eksik olan bir

çocuğa satarım.

Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek:

- Üstelik de öğrencisin değil mi? diye sordu.

- İkiye gidiyorum!. diye atıldı çocuk. Üçe geçtim sayılır.

- Tamam işte!. dedi adam. 5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5

lira. O da zaten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım

gitti!.

Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girdi. İçerdeki raflar, onun beğendiği modelin aynısıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek

- Benim satış işlemim bitti!. dedi. Sen de bana, bunu satsan memnun

olurum.

- Şaka mı yapıyorsunuz? diye kekeledi çocuk. Onun tabanı delinmek üzere.

Eski bir ayakkabı, para eder mi?

- Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş.. dedi, adam. Antika eşyalardan haberin yok her halde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar.

Bu yüzden ayakkabın, bence en az 30- 40 lira eder.

Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları, üzerinden atabilmiş değildi.Mutlaka bir rüyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rüya.

Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kağıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek:

- Bana göre 20 lira yeterli.. dedi. İndirim mevsimini başlattınız ya!..

Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu.

Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür

edip:

- Babam haklıymış!. dedi.

 'Sakat olduğum için, üzülmeme hiç gerek yok!'  demişti.


            




Copyright © RoCk-StaR