"Bir gün Peygamber ziyaretinize gelse,
Yalnızca birkaç günlüğüne çalsa kapınızı,
Merak ediyorum neler yapacağınızı..."
Aynı zamanda "Bir gün Peygamber kapınızı
Çalsa..." yazısı için [
Tıklayın ]
Sarı Çizmeli Mehmet
Ağa [ Barış Manço ]
Yaz dostum güzel sevmeyene adam denir mi
Yaz dostum selam almayana yiğit denir mi
Yaz dostum altı üstü beş metrelik bez için
Yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam denir mi
Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile
Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
Yaz dostum Barış söyler kendi bir ders alır mı
Yaz dostum su üstüne yazı yazsan kalır mı
Yaz dostum bir dünya ki haklı haksız karışmış
Yaz dostum boşa koysan dolmaz dolusu alır mı
Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı
Tişört Katlama Sanatı
[
indir ]
4sn' de Tişört nasıl katlanır. Japonlar bu işi de çözmüş.
Tişörtün kolları sağ omzunuzun olduğu yöne dönük olursa daha
kolay yapabilirsiniz. Bu videodan birşey anlamadı iseniz
[ bu linkten]
adım adım tekrar ederek yapabilirsiniz.
Japonyayı canlı olarak seyredin Üstelik
Kamerayı da istediğniz yere döndürün yakınlaşın ya da
uzaklaşın>>>>>>>>>
Heykellerin sırrı
Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli
heykeltıraşını huzuruna çağırdı. İstediği, birer karış
yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan
heykeli yapmasıydı. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı
sadece ikisi bilecekti.
Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına
gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu:
"Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel
birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden
biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca
bana haber ver."
Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın
heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne
kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir
dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler.
Günler
geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve kimse
çözüm bulamıyordu. Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu
için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi. İyi okumuş,
akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine
karşı çıktığı için zindana atılmıştı.
Başka
çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce
heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel
getirilmesini istedi. Teli birinci heykelciğin kulağından
soktu, tel heykelin ağzından çıktı. İkinci heykele de aynı
işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı. Üçüncü
heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı.
Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar
iniyor, oradan öteye gitmiyordu.
Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı:
"Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir.
Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da
makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni
yüreğine gömen insandır. Bu değerli hediyen için çok
teşekkür ederim."
30 Ağustos Zafer Bayramı
Türk
tarihi zaferlerle doludur. Ama 30 Ağustos 1922’de zaferle
sonuçlanan Dumlupınar Savaşı, Türk ulusunun yeniden
dirilişidir.
30 Ağustos 1922 tarihi, Türk ulusunu esir etmek isteyen
emperyalist güçlere karşı; kadınıyla çocuğuyla, ordusuyla
topyekûn verdiği bir savaşın ve ulusal benliğini kurtardığı
ve Zafer Destanı’nın yazıldığı gündür.
Malazgirt Savaşı’yla (1071) 26 Ağustos’ta Anadolu’nun
Türklere kapıların açan kahraman ordumuz; Başkomutanlık
Meydan Muharebesi’yle de Anadolu topraklarının Türk Vatanı"
olduğunu önünde durulmaz bir iradeyle düşmana ispatlamıştır.
Ve yine ulusumuzun iradesiyle Cumhuriyet kurulmuştur.
Bu zaferi bize
yaşatan, bu cennet vatanı bizlere bırakan Atatürk ve silah
arkadaşları ile kahraman Türk Ordusu’na şükran ve
minnetlerimizi sunarken, ulusumuzun da Zafer Bayramı kutlu
olsun...